9. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 5. Ünite : Roman - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Anası Kevi, beg kızı idi. Ben beg kapısında buldum. Biz dokuz köyün insanı, beğin uğruna kurbandık. Öl! dese ölürdük. Soyumuz böyle gelmiş, böyle giderdi. İş bilenin, kılıç kuşananın, sözü bize göre değildi, işçiliğimiz de, biniciliğimiz de, atıcılığımız da beğin malını, ününü yüceltmek içindi. Bu uğurda birbirimizle yarışırdık. Alın terimiz helâl, canımız feda idi beğin yoluna. Kimimiz çeltik tarlasının batağıynan, kimimiz karlı dağın kurduynan, kimimiz OsmanlInın zaptiyesiynen boğuşurduk. Kimimiz çobanı çiftçisi, kimimiz ayıngacısı, tüfekçisi, eşkiyasıydık beğin. Duada bil Tanrı’dan kendimiz için bir dilekte bulunmayı düşünmezdik:
— Tanrım, sen begimize uzun ömürler İhsan et, malını ziyade eyle, diye yakarırdık. Törenli günlerde güreş tutanda, at koşturup, cirit atanda, canavar koğanda kendi ünümüzü düşünmezdik. Bu yarışlarda canımızı dişimize takmamızın tek sebebi, konuk beglerin katında begimizi küçük düşürmemekti. Begin namusu bizim namusumuzdu, begin ünü bizim ünümüzdü. Gelenek böyle kurulmuş, böyle giderdi.”
Türk edebiyatında Namık Kemal’in “Cezmi” , Kemal Tahir’in “Devlet Ana” adlı yapıtları — özelliklerini taşır
Sabahın kıpırtıları yeni yeni başlıyordu. Kulpundan tuttuğu işleri eğile doğrula yürütmeye başlamıştı insanlar. Karataş’ın insanları evlerini izbelerini bırakıp güne güneşe oturuyor. Övendereyi oğluna verdi. Kendisi konuşuyor: “ Bu yıl patatesi en iyi tohumdan ektik. Hem de fazla ektik. Eğer yıl iyi gelirse, Çelik Paşa’nın yanına bir tosun alacağım Ahmet!” diyordu.
Sonra ağır ağır doğruldu. Mezarın yanında ayakta durdu ve gözlerini ovaya çevirdi. Güneşin altında pırıl pırıl yanan zeytin ağaçlarının sonunda, beyaz minareleriyle, Edremit görünüyordu. Yusuf bir ovaya, bir de önündeki toprak yığınına baktı. Dişlerini ve yumruklarını sıktı. Dudaklarını ısırdı. Buna rağmen gözlerinden yanaklarına doğru iri damlalar yuvarlanmaya başladı. Bu yaşlar bütün manzarayı örtüvermişlerdi. Kollarının yeni ile gözlerini sildi. Hayvanına atladı. Bir kere daha dönüp baktıktan ve ömrünün en korkunç senelerinin geçtiği bu kasabaya, yumruğunu uzatıp tehdit eder gibi salladıktan sonra, atını ileriye, dağlara doğru sürdü.
İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlerine rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti.
Roma, 30.5.1946
Başka bir hayata başlamak benim için... Korkunç bir hayat. Bu hayatımı da yazmak istiyorum. Yazabilecek miyim? Bilmiyorum. Herhalde bu akşam değil... Bu akşam kafam ateşler içinde. Belki yarın... Belki yarın bütün korkularımı içimden atarak gene eski Turan olurum.
I. Olaylar yer ve zaman gösterilerek ayrıntılı bir şekilde işlenir.
II. Konularını yaşanmış ya da yaşanması mümkün olaylardan alır.
III. Maupassant ve Çehov tarzı olmak üzere iki farklı adla anılır.
IV. Konularına göre tarihî, macera, psikolojik gibi türlere ayrılır.
V. Anlatmaya bağlı edebî metinler arasındadır.