9. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 6. Ünite : Tiyatro - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
………. , hayatın gülünç yönlerini, güldürmek ve düşündürmek amacıyla sahnede yansıtmak için yazılmış tiyatro eserlerine denir.
MUSTAFA - Bir gün anlayacak ve inanacaksın baba, o günü düşün. Onu ben öldürdüm. Hiçbir suçu yokken, ona ben kıydım. Kendini müdafaa hakkı dahi vermedim diye başını taştan taşa çalacağın günü düşün. Her şeyi bilen Tanrının huzuruna çıkacağımız günü düşün.
RÜSTEM - (Sinirli bir tavırla girer, muhafızlara çıkışır.)
- Ne beklersiniz hâlâ? Götürün! (Muhafızlar Mustafa’yı sürüklerler.)
MUSTAFA - (Çıkarken, Rüstem’in önünde durur, bir an)
- Gidiyorum, gönlünü ferah tut. Yarın sen de geleceksin... İstesen de istemesen de geleceksin...Ve Tanrı’nın huzurunda seninle karşı karşıya kalacağız. (Çıkar.)
(Lokal ışıklar bu tarafa söner, salon karanlığa gömülür. Arz odasında Kanuni, onların çekip gittiklerini anlar. Bir daha odanın içinde aşağı yukarı gezinmesine devam eder, durur, sessizliği dinler, pencereden bakar, adeta kendini avutacak bir şeyler aranır gibidir. Bu arada sahne yavaş yavaş kararmaktadır. Nihayet Kanuni’yi takip eden bir lokal ışık kalır. Kanuni köşedeki tahtını görür, ona doğru yürürken)
KANUNÎ - Hem insan olmak, hem adil olmak... Hıh.. Biz kendimizi ne sanırız böyle? (Tahta çıkıp oturur garip garip etrafa bakınır.) Benim burada, bu kadar yüksekte işim ne? Tanrım ne korkunç şey bu...Onlarla her türlü bağımı kopardım... Ve hâlâ sana erebilmiş değilim...Seninle onlar arasında... Yapayalnız...(Kaftanına bürünür, ürperen bir sesle) Soğuk...Çok soğuk.
Orhan Asena
HARPAGON- Sana gelince kızım, sofradan kaldırılacak artıklara göz kulak olur, hiçbir şeyin çarçur olmamasına dikkat edersin. Böyle işler kızlara pek yaraşır. Ondan önce de nişanlını iyi karşılamaya bak, seni ziyarete gelecek, beraberce panayıra gideceksiniz. İşitiyor musun?
ELİSE- Evet, baba.
HARPAGON- Sen de çıtkırıldım oğlum, büyüklüğün şanındandır, deminki kepazeliğini affediyorum ama, sakın kıza surat asmaya falan kalkma, emi?
CLEANTE- Ben mi baba? Surat asmak mı? Ne diye surat asayım?
HARPAGON- Ne diye olacak? Babaları yeniden evlenen evlatların ne türlü davrandıklarını, üvey anaya ne gözle bakmak adetinde olduklarını biliriz. Ama şu zevzekliğini unutmamı istiyorsan, aklında olsun, kıza güler yüz göster, elinden geldiğince iyi karşıla onu.
(Cimri)
Yaşamı olduğu gibi hem acıklı hem gülünç yönleriyle içinde yaşadığımız gerçek hayat gibi sahnede gösterilmek üzere yazılan tiyatro türüdür.
Ziba Dudu - Evladım, gelin hanımı getirdik. Gel, koltuğuna gir de köşeye oturt.
Müştak Bey - (Neşatından türlü türlü tuhaflıklar ederek Sakine Hanımı Habbe Kadın koltuklamış olarak karşılar.)-Vaay...
Ziba Dudu - (Habbe kadına) - A dostlar damat bey gelin hanımı görür görmez sevincinden bayıldı.
Müştak Bey - Hayır, sevincimden bayılmıyorum, kederimden yüreğime iniyor, ah!
Ziba Dudu - Haydi kuzum, gelin hanımın duvağını aç da yüzünü gör. Biraz gönlün açılsın.
Müştak Bey - Neye lazım!... Yüzünü göreyim de bir kat daha yüreğim mi kalksın?
Ziba Dudu - Aç evladım aç sevgilin olduğuna şüphen kalmasın. (Habbe Kadınla beraber Sakine Hanımın duvağını, Müştak Beye açtırmak için zorlarlar.
Müştak Bey - İstemem. (Elini çekerken Sakine Hanımın duvağıyla eğreti saçı kaza sonucu eline ilişir kalır. Ve Sakine Hanımın yüzü ve ak saçları açılır.) Bu ne?
Ziba Dudu - Vaay! Zavallı kızcağızın sırma gibi nazik saçlarını yolup çıkardı.
Müştak Bey - Ey, vakıa ak saçları beyaz sırma gibi, baksana nasıl parıl parıl parlıyor.
Şair Evlenmesi