10. Sınıf: Felsefe - 9. Ünite : Sanat Felsefesi - Sanat Felsefesi - Ünite Tekrar Testi - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Çok yakın bir arkadaşımızı görmemiz bize sevinç verebilir,
içimizi neşeyle doldurabilir; fakat bu sevdiğimiz bir müzik
parçasını dinlediğimizde duyduğumuz sevinç ve neşe duygusundan
farklıdır. Hayata ilişkin duygularımız, heyecanlarımız,
sevinç ve hoşlanmalarımız ile sanat eserlerinin bize verdiği
duygular, heyecanlar, sevinç ve hoşlanmalar birbirinden
farklıdır.
Aynı manzarayı seyreden üç ressamın meydana getireceği
üç tablo birbirine benzemeyecektir. Çünkü sanatçı bir nesneyi
yalnız duyularıyla kavramakla kalmaz, aynı zamanda
onu yaratıcı hayal gücüyle değiştirir, zenginleştirir ve öyle
ifade eder.
Mikelangelo, “Davut” heykelini yaptıktan sonra şöyle söylediği
iddia edilir: “Kalk, yürü!”
Kant’a göre “güzellik” çıkarsız olarak hoşa gidendir. Güzel
olan bir şey bize haz verir; ancak bu yarar gözetmeyen bir
hazdır. Güzelin baş özelliği, herkesin hoşuna giden olmasıdır.
“ İnsan resimleri çizerken ne derece ölçülü olmamız gerektiğini
göstermek için organların durumları ve hareketleri konusunda
doğadan ödünç aldığım bazı gözlemlerini kullandım.
İnsanın tüm vücudunu çıktığını, dirseklerin omuzu aşmadığı,
ayağın dizden yukarı çıkmadığını, bir ayağın diğerinden en
fazla o ayağın boyu kadar uzak durduğunu gördüm.”
Güzel, meydana gelmeyen ve yok olmayacak başka bir şeye
dönüşmeyen tek ve kendinden var olan, sonsuz bir şey, en
yüksek ideadır. Sanatçı ise, bu güzel ideasının yansıması
olan doğadaki nesneleri kopya ederek eserini ortaya çıkarır.
Benedetto Croce, doğayla sanat arasında mutlak bir ayrım
yapar. Bu anlayış, doğada ideal olanın ve mükemmelliğin
bulunmadığını savunur. Mükemmeliği arayan sanatın, doğada
hiçbir şekilde olmayan bir şeyi yarattığını dile getirir.
Çünkü mükemmellik gerçekte var olmayan, fakat ideal olan
şeydir. Mükemmelliği sanatçı hayal gücünü, yaratıcı yanını
kullanarak yaratır.
İnsanlardan bağımsız bir estetik değerin olamayacağını savunan
düşünceye göre, bir sanat eseri, değerini, insanda
uyandırdığı duygulardan, estetik yaşantıdan alır. Yoksa bu
kendi başına taşıdığı bir nitelik değildir.
Ressam sergisinde, bir sanatseverin yanındakine; “ Ben yılların
ayakkabı ustasıyım, bu resimdeki şövalyenin çizmesinin
topuğu öyle değil şöyle olmalıydı.” dediğini duyar. Eleştiriyi
haklı bulan ressam hemen oracıkta çizmenin topuğunu
ayakkabı ustasının yönelttiği eleştiriye uygun olarak düzeltir.
Eleştirisinin dikkate alındığını gören ayakkabı ustasının, resmin
diğer kısımlarını da eleştirmeye başlaması üzerine ressam;
“Çizmeyi aşma.”der.
Orkestra şefi işaretini verir ve orkestra çalmaya başlar. Çalgıcıların
yüzündeki ifadeyi gören şef hatasını anlar. Salon
doludur ve seyircilerin şaşkın bakışları arasında şef donup
kalmıştır. Konser programına bakmayı unutan şef, konsere
Beethoven yerine Vivaldi ile başlamıştır. Orkestra şefi gülmeye
başlar, çalgıcılar ve seyirciler de ona katılır.