11 Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük -1. Ünite : Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti - Açık Sularda Güç Mücadelesi Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Avrupalı devletler Atlas okyanusunda Osmanlıya göre çok daha önce kalyona geçmişlerdir.
Avrupalıların kalyona geçmelerinde,
I. Atlas okyanusundaki güçlü gelgit akıntıları
II. Okyanuslarda rüzgar gücünü kullanmak istemeleri
III. Yüksek kapasiteli yük ve yolcu taşıma isteği
Mehmet Öğretmen deniz ticaretinde Akdeniz limanları yerine Atlas Okyanusu kıyılarındaki limanlar hangi olay ile on plana çıkmaya başlamıştır'? Şeklinde öğrencilere soru sormuştur.
Öğrencilerden,
Ali: Rönesans
Elif: Coğrafi Keşifler
Zeynep: Reform
Azra: Fransız İhtilali
Ömer: Aydınlanma çağı
Şeklinde cevap vermiştir.
Coğrafi Keşifler ile birlikte başlayan sömürgecilik XVII. ve XVIII. yüzyılda giderek hızlanmış birçok devlet bu alanda faaliyet göstermiştir.
Sömürgecilik yarışında faaliyet gösteren devletler arasında,
I. İngiltere
II. Fransa
III. Osmanlı
IV. Bizans
Üç kıtada toprakları olan Osmanlı Devleti buna rağmen etkili bir okyanus siyaseti izleyememiş sadece sahillerini korumakla yetinmiştir. Hakimiyetini sadece kadırgalar ile koruyamayacağını anlayan Osmanlı Devleti donanmada kalyon kullanmaya başlamış daha sonra uzman subaylar yetiştirmiş denizlerde bir müddet başarılı olsa da devamını getiremediği için denizlerdeki başarı karada alınan mağlubiyetlerin gölgesinde kalmıştır.
Osmanlı Devleti Hint Müslümanlarının Portekizlere karşı yardım istemesi sonucu Hindistana seferler düzenlemiş fakat istediği başarıyı sağlayamamıştır.
Osmanlı Devleti'nin Hint Okyanusu'nda Portekizlilere karşı yaptığı mücadelede başarısız olmasında,
I. Gereken önemin verilmemesi
II. Osmanlı'nın okyanuslara dayanıklı gemilerin olmaması
III. Devlet adamlarının seferin önemini kavrayamaması
Osmanlı Devletin birçok liman şehrinde tersanesi vardı. Ama en büyüğü, Haliç üzerindeki tersaneydi. Bu tersanenin dünyada eşi yoktu. Hiç bir tersane burası kadar gemi kızaklayamaz, işçi çalıştıramazdı. Akla gelebilecek her türlü sanat erbabı mevcuttu. İşçilerin çoğu Hristiyan esirlerdi. Ama bedava değil ücretle çalıştırılırlardı. Ücretlerini biriktirenler değerlerini öderler, hür olur, memleketlerine dönerlerdi. Ustaların ve mühendislerin hepsi Türk'tü. Tersanede çalışanların sayısı 20.000'den az değildi. Murad edilse, bir yıl içinde, Venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve donatmak mümkündü, Gerçi İstanbul Tersanesi'nin şöhreti dünyayı tutmuştu. Venedik kafiri bile hakanımızla sulh içinde olduğu demlerde bu tersaneye kadırga ısmarlardı.
Barbaros Hayrettin Paşa
Kalyon denilen yelkenli büyük gemiler rüzgarlı havalarda daha hızlı yol alsalar bile Akdeniz'de yaz mevsiminin uzun sürmesi ve bu aylarda havanın durgun gitmesi sebebiyle uzun bir süre bu gemiler adeta hareketsiz kalıyordu. Yine bu gemiler, kürek ağırlıklı kadırgalar gibi koylarda ve küçük limanlarda kullanılmaya elverişli değildi. Bu sebeple XVII. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı donanmasının bel kemiğini kadırga sınıfı gemiler oluşturdu. İkinci dönemin en önemli gemisi kalyondu. Kadırgaya göre daha uzun bir gövdeye sahip olan kalyonlar, kadırgadan farklı olarak büyük yelkenlere ve toplara sahipti. Büyük oldukları için daha fazla insan taşıyabilen kalyonların manevra kabiliyeti kısıtlıydı ve kadırgalar gibi süratli hareket edemiyordu. Bu nedenle XVI. yüzyılın ortalarından itibaren gemi inşasında kalyonlara üstünlük sağlayan yeni özellikler kazandırıldı. Özellikle Girit seferlerinden sonra Osmanlılar, Venediklilerin karşısında hafif kalan kadırgaların yerine kalyon yapımına ağırlık verdi.
Osmanlı Devleti 17.yüzyılda duraklama dönemine girmiş olmasına rağmen bir takım kısmi başarılar da elde etmiştir.