4. Sınıf Türkçe Ana Fikir - Ana Duygu - Konu - Başlık Test Soruları Test Çöz
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Atalarım, gökten yere
İndirmişler ay yıldızı,
Bir buluta sarmışlar ki
Rengi şafaktan kırmızı.
Onun ateş kırmızısı
Ne gelincik, ne de gülden,
Türk oğlunun öz kanıdır
Ona bu al rengi veren.
Ay yıldızı, gökyüzünün
Ayla yıldızından yüksek
Türk’ün alın yazısıdır;
Türk’tür onu yükseltecek.
Atalarım, gökten yere
İndirmişler ay yıldızı,
Bir buluta sarmışlar ki
Rengi şafaktan kırmızı.
Onun ateş kırmızısı
Ne gelincik, ne de gülden,
Türk oğlunun öz kanıdır
Ona bu al rengi veren.
Ay yıldızı, gökyüzünün
Ayla yıldızından yüksek
Türk’ün alın yazısıdır;
Türk’tür onu yükseltecek.
Güneş sende, yeşil sende,
Buğday, pamuk, meyve sende,
Coşkun akan sular sende.
Ne güzelsin sen Türkiyem!
Çiçek kokan dağların var.
Bülbül öten bağların var,
Ne güzeldir ah bu diyar,
Bir cennetsin sen Türkiyem!
Ormanlar kralı aslan bir gün ormanda yatmış, uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış. Aslan sinirlenerek
uyanıp fareyi yakalamış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış:
- Ne olur beni bırak! Gün olur benim de
sana bir iyiliğim dokunur, demiş.
Aslan farenin bu sözlerine gülerek:
- Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin
dokunur ki, deyip fareye acımış ve onu bırakmış. Fare sevinerek oradan uzaklaşmış. Aradan zaman geçmiş, aslan bir gün avcıların
kurduğu tuzağa yakalanmış. Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış.
Fare aslana:
- Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak senin canını kurtardım, demiş.
Tarihin en eski dönemlerinden beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Afyonkarahisar, tarih ve kültürel değerlerin izlerini taşıyan bir coğrafyada yer almaktadır. Ekonomisinin tarım ve hayvancılığa dayalı olması Afyonkarahisar’ın yemek kültürünün oluşmasında temel belirleyicidir. Afyonkarahisar yöresi yemekleri incelendiğinde çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, pilavlar, hamur işleri ve tatlı çeşitleriyle oldukça zengin bir mutfağa sahip olduğu görülür. Bölgede yetişen bazı ürünlerin yöre yemeklerinde yoğun olarak kullanılması, çeşit zenginliği oluşturmaktadır. Ayrıca Afyonkarahisar’ın markalaşmış ürünleri de oldukça
fazladır.
Bir yaz günü dağın eteğinde güneş ve rüzgâr
kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış.
Rüzgâr:
- Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım.
Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun?
Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma
bahse girerim, demiş.
Güneş, bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr
kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O
kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha
sıkı sarılıyormuş. Sonunda rüzgâr pes edip
durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp
yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden
adam alnındaki teri silip paltosunu
çıkarmış. Sonra, rüzgâra dönmüş ve (...)
Tarihin en eski dönemlerinden beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Afyonkarahisar, tarih ve kültürel değerlerin izlerini taşıyan bir coğrafyada yer almaktadır. Ekonomisinin tarım ve hayvancılığa dayalı olması Afyonkarahisar’ın yemek kültürünün oluşmasında temel belirleyicidir. Afyonkarahisar yöresi yemekleri incelendiğinde çorbalar, et yemekleri, sebze yemekleri, pilavlar, hamur işleri ve tatlı çeşitleriyle oldukça zengin bir mutfağa sahip olduğu görülür. Bölgede yetişen bazı ürünlerin yöre yemeklerinde yoğun olarak kullanılması, çeşit zenginliği oluşturmaktadır. Ayrıca Afyonkarahisar’ın markalaşmış ürünleri de oldukça
fazladır.
Ormanlar kralı aslan bir gün ormanda yatmış, uyuyormuş. Minik bir fare aslanın üzerinde dolaşmaya başlamış. Aslan sinirlenerek
uyanıp fareyi yakalamış. Tam öldüreceği sırada fare yalvarmış:
- Ne olur beni bırak! Gün olur benim de
sana bir iyiliğim dokunur, demiş.
Aslan farenin bu sözlerine gülerek:
- Sen küçük bir faresin, bana ne iyiliğin
dokunur ki, deyip fareye acımış ve onu bırakmış. Fare sevinerek oradan uzaklaşmış. Aradan zaman geçmiş, aslan bir gün avcıların
kurduğu tuzağa yakalanmış. Aslan çırpınmış, bağırmış ama tuzaktan bir türlü kurtulamamış. Oradan geçmekte olan minik fare aslanın bu durumunu görmüş. Hemen dişleri ile tuzağın iplerini kemirerek kesmiş. Aslanı tuzaktan kurtarmış.
Fare aslana:
- Beni küçük diye beğenmiyordun. Bak senin canını kurtardım, demiş.
Bir yaz günü dağın eteğinde güneş ve rüzgâr
kimin daha güçlü olduğunu tartışıyorlarmış.
Rüzgâr:
- Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım.
Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun?
Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma
bahse girerim, demiş.
Güneş, bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr
kasırga şiddetinde esmeye başlamış. O
kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha
sıkı sarılıyormuş. Sonunda rüzgâr pes edip
durmuş. Güneş bulutların arkasından çıkıp
yaşlı adama nazikçe gülümsemiş. Çok geçmeden
adam alnındaki teri silip paltosunu
çıkarmış. Sonra, rüzgâra dönmüş ve (...)
Güneş sende, yeşil sende,
Buğday, pamuk, meyve sende,
Coşkun akan sular sende.
Ne güzelsin sen Türkiyem!
Çiçek kokan dağların var.
Bülbül öten bağların var,
Ne güzeldir ah bu diyar,
Bir cennetsin sen Türkiyem!