8. Sınıf - T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük - 3. Ünite : Milli Bir Destan : Ya İstiklal Ya Ölüm -Batı Cephesi- Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Batı Cephesi’nde Yunanlara karşı I. İnönü Zaferi’nin kazanılmasından sonra Sovyetler Birliği TBMM ile bir antlaşma yapma yoluna giderek 16 Mart 1921 tarihinde Moskova Antlaşması imzalandı.
Antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:
• Taraflardan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğer taraf da tanımayacaktır.
• Kars, Ardahan ve Artvin TBMM Hükûmeti’ne; Batum Gürcistan’a, Nahcivan Azerbaycan’a bırakılacaktır.
• Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında yapılan bütün antlaşmalar geçersiz sayılacaktır.
• Sovyetler Birliği Misakımillî’yi tanıyacak ve kapitülasyonlardan vazgeçecektir.
Bu bilgilere göre;
I. TBMM’nin uluslararası saygınlığının arttığına,
II. Sovyet Rusya ve TBMM arasında siyasi konularda iş birliği yapıldığına,
III. Sovyetler Birliğinin TBMM’yi resmen tanıdığına
Aşağıda Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerine yer verilmiştir.
• Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
• Yasama ve yürütme yetkileri milletin tek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır.
• Büyük Millet Meclisi’nin başkanı, hükümetin de başkanıdır.
• BMM seçimleri iki yılda bir yapılır.
• Dinî hükümlerin yerine getirilmesi; yasaların konması, değiştirilmesi, kaldırılması; antlaşma ve barış yapılması ve savaş kararı verilmesi gibi temel haklar Büyük Millet Meclisi’ne aittir.
Bu maddelere göre Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile ilgili;
I. Milli iradenin sağlanması yolunda önemli kararlar içermektedir.
II. Meclis hükümeti sistemi ve güçler birliği ilkesi uygulanmıştır.
III. BMM’ye devleti yönetme yetkisi verilmiştir.
Düzenli orduya katılmak istemeyen Çerkez Ethem, Batı Cephesi Komutanlığı’nın emrine girmeyerek isyan etmiştir. Çerkez Ethem Ayaklanmasından faydalanan Yunanlar Bursa ve Uşak’tan hareket ederek Eskişehir’e doğru ilerlemişlerdir. Yunanların amacı Eskişehir’i almak ve Ankara’yı ele geçirerek millî hareketi yok etmektir.
İzmir’in işgal edileceğini, işgalden kısa zaman önce haber alan İstanbul Hükümeti, halktan işgale karşı herhangi bir direnişte bulunmamasını istemiştir. Buna karşın halk, Anadolu’nun farklı yerlerinde gösteriler ve mitinglerle işgalleri protesto etmiştir. Türk halkı işgalleri kabul etmeyerek Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini kurmuştur. Bu cemiyetler işgallere karşı önce hukuk yoluyla mücadele etmeyi tercih etmiştir. Ancak cemiyetlerin işgaller karşısında etkisiz kalmasıyla Kuvayımilliye birlikleri kurulmuştur.
I. İnönü Savaşı sonucunda İtilaf Devletleri tarafından düzenlenen Londra Konferansı’nda Osmanlı Hükümeti temsilcisi Tevfik Paşa: “Söz milletin gerçek temsilcisi TBMM’nindir.” diyerek sözü TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey’e bırakmıştır.
Bu metne göre;
I. TBMM, İtilaf Devletleri tarafından tanınmıştır.
II. İstanbul Hükümeti kendini feshetmiştir.
III. Türk milletini TBMM tarafından temsil edilmesini İtilaf Devletleri kabul etmemiştir.
İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, 1936 yılında İstanbul’da kendisini hasta yatağında ziyaret eden 1 arkadaşlarına, Millî Mücadele Dönemi ve Millî Marşımız hakkındaki görüşlerini şu sözlerle dile getirmişti: “İstiklal Marşı... O günler ne samimi ve heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. Bin bir fecayi karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde kurtuluş dakikaları beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.” Bir ülkede millî marş yazılmasının, o ülkede yaşayan vatan evlatlarının düşman işgaline ve esarete karşı bir kurtuluş mücadelesi vermesi demek olduğunu ve bu mücadelenin de ne büyük güçlüklerle kazandığını bilen millî şair, kendisine yöneltilen bir başka soruya da, “Allah bu millete yeniden bir millî marş yazdırmasın.” diyerek cevap vermişti.
... Kuvayımilliye birlikleri tarafından Gediz ve çevresinde bulunan Yunan kuvvetlerine bir taarruz düzenlendi. Ancak bu taarruz başarıya ulaşamadı. Gediz taarruzunun başarısız olması üzerine Ali Fuat Paşa, Batı Cephesi komutanlığından alındı. BMM Hükümeti, 9 Kasım 1920’de Batı Cephesi’nin batı ve güney şeklinde iki kısma ayrılmasına karar verdi. İzmit, Ertuğrul, Eskişehir, Kütahya sancaklarını içine alan Batı Cephesi Komutanlığına Albay İsmet (İnönü) Bey getirildi. Afyonkarahisar, İsparta, Burdur, Denizli, Aydın, Menteşe, Antalya, Konya, Silifke, Niğde ve Adana merkez sancağını kapsayan Güney Cephesi Komutanlığına ise Albay Refet (Bele) Bey atandı. Daha sonra Batı Cephesi’ndeki bütün Kuvayımilliye birlikleri Genelkurmay Başkanlığına bağlandı. Bu sırada Eskişehir’e gelen İsmet Bey düzenli ordu kurma çalışmalarını hızlandırdı. 1921 yılı başlarında TBMM’ye bağlı düzenli bir ordu kuruldu.