12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 4. Ünite: Roman - Cumhuriyet Dönemi (1980 Sonrası) Romanı Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Nazlı Eray çağdaş Türk romanında fantastiğe yönelen tek yazarımız olsaydı bu seçimi fazla anlam taşımazdı ama 1980'lerden bu yana gittikçe belirginleşen bir olgu var: gerçekçilikten uzaklaşma ve fantastiğe yönelme. Nazlı Eray'da, Latife Tekin’de, Mehmet Eroğlu’nda, Bilge Karasu'da, Orhan Pamuk’ta ortak bir özelliktir bu. O hâlde bir genellemeye girişerek aşağıdaki saptamayı yapmamız belki yanlış olmaz: Başlangıçta Türk romanı fantastikten kurtulmak ve “olabilir olan"ı yansıtmak anlamında gerçekçi olmak istiyordu ama 1980’lerden bu yana gerçekçilikten kaçıp fantastiği yakalamak isliyor.
(I)1980’den sonra Türk siyasi ve toplumsal hayatındaki değişmelerin yanında, dünya edebiyatındaki postmodern eğilim Türk romanını da etkiledi. (II) Dönemin en önemli yazarı, 2006 Nobel Ödüllü Orhan Pamuk’tur. (III) Pamuk’un klasik biçimli ilk romanı Masumiyet Müzesidir. (IV) Yazar, modernist çizgideki Sessiz Ev romanından sonra Kara Kitap'la postmodern romana geçiş yapmıştır. (V) Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı bu çizgide romanlardır.
1980 sonrası romanları için;
I. Roman klasik yapısından uzaklaşır, yeni bir kurgu yapısı kazanır.
II. Çeşitli yönleriyle 12 Eylül’ün toplum hayatına yansımaları işlenir.
III. Dinî içerikli romanlarda artış görülür.
IV. Köyden kente göçle birlikte insanın açmazları konusu ele alınır.
V. İlk defa köylü ve kentli karşılaştırmaları yapılır.
Genç yaşta kaybettiğimiz sanatçı, hikâyeciliğimizin önemli isimlerinden biridir. Hikâyelerini Bir Çınar Vardı adıyla kitaplaştırdı. Akbaba dergisinde uzun süre mizah öyküleri yayımladı. 1970 -1971 yılları arası Köse Kadı - Uçtaki Adam - Sokakta olmak üzere üç roman yayınladı. Ödüllü romanı Sokakta, 100 temel eser arasına girdi. Yayınlamadığı hikâyeleri yeniden gözden geçirilip ilavelerle Göç Zamanı adıyla basıldı.
- Her Gece Bodrum romanıyla kendini tanıtan sanatçı, bu romanıyla bir anlık roman örneği vermiş ve bilinç akışını kullanmıştır.
- Türkler Almanya'da ve Halkalı Köle romanlarıyla tanınan sanatçı, ilk romanında Almanya’da geçirdiği dört yıldaki gözlemlerine dayanarak orada çalışan işçilerin sorunlarını, Almanlardaki yabancı düşmanlığını gözler önüne serer.
- II. Abdülhamit Dönemi’nden kalma bir ailedeki maddi ve manevi çöküşü veren ilk romanı Aylaklardan sonra yazdığı Gizli Emir’de 12 Mart öncesi yaşanan tedirginliği; yazarlar, şairler, sanatçılar, ressamlar çevresinde geliştirmiştir.
- Bir Gün Tek Başına adlı romanında 27 Mayıs 1960’tan önce devrimi hazırlayan olaylar ve toplumdaki çalkantıları vermiştir.
Edebiyatımızın önde gelen gülmece yazarlarındandır. Daha çok öyküye yönelen yazarın, gözlemlerine dayanarak yazdığı üç romanı vardır. Gecekondu, İlyas Efendi ve Halo Dayı. İlk romanı olan Gecekondu'da, Güney Anadolu kentlerinden birinde gecekondu halkının yoksul yaşantısını verir. İlyas Efendi, bir nüfus memurunun parasızlık yüzünden çektiği sıkıntıyı yansıtır. Halo Dayı da köyden kente göçü konu alan bir romanıdır. Gülmecenin işlevinin güldürmek değil, olaya parmak basmak olduğu görüşünü romanlarına yansıtmıştır.
Romanlarımın okurları, yarattığım çoğul söylemin içinde tarih ve şimdi arasındaki çizgiyi kaybederler. Metinler arasılık, üst kurmaca, bilinç akışı, geri dönüş... gibi tekniklerden bolca faydalanırım. Bana göre roman, anlamın tamamlanıp bitirildiği ve tüketildiği bir yer değil, aksine hiçbir zaman sonuna erişilemeyen, her okumada yeniden değerlendirilmeye açık bir duraktır. Bu durakta, metnimin içinde birçok anlatıcı sese imkân verir, anlatı içinde anlatıların iç içe geçmesi ya da anlatı içinde başka bir anlatının/ anlatıların izinin sürülmesini hedeflerim. Böylelikle okurumun zihninde her defasında yeni, farklı çağrışımlarla var olurum.
Romanı bir cinayeti tasarlar gibi tasarladım. Bu kitabın benim açımdan öbürlerinden daha değişik olmasının nedeni, her zaman ben kurbanımı bulduğum hâlde, bu kez kurbanımın beni bulması, romanın yazılmak üzere bana gelmesiydi. Bir başkası için o, koyu renk güneş gözlükleri takmış, siyah kazaklı, içinde kızıl pırıltılar oynaşan gür saçları olan bir genç kızdı, benim içinse ısrarlı birkaç telefondan sonra gelen bir romandı. Kız bir romana girmek istediğini biliyordu, bilmediği ise bu romandan nasıl çıkacağıydı, onu yalnızca ben biliyordum ve ona asla söylemeyecektim zaten de söylemedim.