12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 5. Ünite: Tiyatro - Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelenmiştir. On yedi oyun yazan sanatçının ilk oyunu. Tohum adlı eseridir. Künye, Sabır Taşı ve Para diğer oyunlarıdır.
— Oyunlarında toplum sorunlarını belli açılardan ele alarak kadın-erkek ilişkileri etrafında tasvir eder.
- Mine, Bir Sabah Gülerek Uyan, Boş Beşik adlı oyunlarında kadın figürlere uygulanan çeşitli baskıları ayrıntılı biçimde ele almıştır.
- Nalınlar adlı oyununda Urla civarında yaşanan bir aşk hikâyesini anlatmıştır.
- Derya Gülü, Yaralı Geyik diğer oyunlarıdır.
- Cumhuriyet tarihinin en çok satan romanı Şu Çılgın Türkler adlı belgesel romanın yazarıdır.
- Eserlerinde çoğunlukla Türk tarihinin çeşitli evrelerini ele almıştır.
- Türkiye Üçlemesi’nin diğer kitapları Diriliş - Çanakkale 1915 2008'de, Cumhuriyet - Türk Mucizesi 2009'da ve Cumhuriyet - Türk Mucizesi/2 2010’da yayımlandı.
Öykü ve deneme alanlarında da yapıtlar veren sanatçı daha çok tiyatro eserleriyle Önlenmiştir. Kabare tiyatrosunun kurucusu sayılır. Keşanlı Ati Destanı eseriyle epik tiyatronun başarılı bir örneğini vermiştir.
I. METİN
GÜNDÜZ — Tuzlu diyenler varsa anayurt toprağına
Bilsinler ki o toprak tuzlandı gözyaşından
Anlatsa geçenleri, bu topraklar başından
Hangi yürek dayanır, hangi taş çatlamazdı?
(Yaşar Nabi Nayır, inkılâp Çocukları)
II. METİN
HALİME — Asker karısı ve asker anası olmak zordur, yavrum. Onlar muharebede iki defa, üç defa yaralanırlar, bir defa ölürler. Asker karısı ve asker anası, onları düşünerek her gün yaralanır, her gün ölüp ölüp dirilir.
(Peyami Safa, Gün Doğuyor)
Aynı zamanda şiir de yazan sanatçının birçok tiyatrosunu müstakil şiirler olarak okumak mümkündür. Bunlardan biri Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşkın stilize edilerek günümüz diline aktarımı niteliğindeki Güzellik ile Aşk’tır. Eserde, tiyatronun imkânlarından, özellikle müzikten faydalanılmış, fantastik unsurlar ve motifler korunarak modem bir masal atmosferi yaratılmıştır. Hüsn-ü Aşktaki alegorik yapıya bağlı kalınmış, karakterler isimleri sadeleştirilerek aynı şekilde tiyatro metninde de yer almıştır. Gâlib’in
“Gele bir devr ki bu Gâlib’i yâd eyleyeler Fırsat-ı sohbeti ahbâb ganimet bilsin" beytine cevap olarak yazdığı
“Bir çağ gelir ki anarlar bu Gâlib'i demişsin neyi anmaktayız biz andığımız kadar seni” dizeleriyle ifade edilmiştir.
KÖSEM (ağalara):
— Asker ocağı da başsız bırakılmaya gelmez. (Ağalar çıkarlarken)
Bektaş Ağa’yla görüşeceklerimiz var. (Bektaş kalır.)
Aslında, Kara Murat'ı değil, seni sadrazam görmek isterdi gönlüm.
BEKTAŞ:
— Beni sadrazam olarak düşünmeniz öylesine mutlu kılar ki beni. Sultanım, padişah olsam o kadar sevinemem.
KÖSEM:
— Büyük sevinçlere layık bir yürek taşırsın, yüreğim bunun farkındadır, Bektaş. Mührü sana verdirmeyişim seni daha güvenli bir yerde bulundurmak içindir. Bilirsin, askerin başında duran daha güçlüdür sadrazamlık mührünü taşıyandan, çünkü mührü taşıyan da silahı taşıyana dayanmak zorundadır.
Davamızı sonuna dek yürütebilmemiz için senin bir çift sözüne bakması şart yeniçeri ocağının.
BEKTAŞ (memnun):
— Sultanım her zaman en iyi olanı düşünür kendisi için de, kulu için de.
Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarından kabul edilmektedir. Konularına mistik açıdan yaklaşan yazar, görünenin ardındaki görünmeyen gerçeklere yaklaşmak ister. Kalıtım ve çevrenin insan üzerindeki etkisini her yapıtında gösterir. Serimsiz oyunları bir aksiyonla başlar.
Tarihte olaylar olup bitmiş, kilitlenmiştir, geçmiştedir. Tarihçi, kişilerini konuştururken gerçekte nasıl konuştularsa öyle konuşturur. Örneğin Sultan Mehmet, Bizans elçisine "Benim yapacaklarım atalarımın hayalinden bile geçmeyen şeylerdir.” demişse, kullandığı belgede böyle yazılıysa, onları olduğu gibi kullanmak zorundadır tarihçi. Tiyatroda ise Fatih de oyunun öbür kişileri de hep yazarın diliyle konuşurlar ve olay hep şimdi geçer, yüzyıllar öncesinin bir olayı bu an olmaktadır. Çünkü kilit açılmış, aralanan kapıdan sonrasızlığa, sonsuzluğa, zaman ve mekân üstü âdeta büyülü bir dünyaya geçilmiştir. Tarihin nesnel dünyası değil, sanatçının özel dünyasıdır bu; özeldir ama gerçekten başarılıysa tarihin dünyasından daha evrensel, insanları daha bir toplayıcı, insan gerçeğini daha bir kurtarıcıdır.