11. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 2. Ünite: Hikaye - Cumhuriyet Dönemin'de Hikaye ( 1940-1960 ) Test Soruları - Test Çöz - 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Öykülerinde Karadeniz yöresinin sorunlarını ve yöre halkının günlük yaşayışını sergilemiştir. Ege yöresini konu edindiği öykülerinde ise savaş zenginlerine karşı küçük memurların gittikçe güçleşen yaşam koşulları altında ezilişlerini, orta hâlli insanların yaşayışlarını anlatır. Kimi öykülerinde de Söke Ovası’nda pamuk ekiminin köylünün yaşayışında oluşturduğu gelişmeyi ele alan yazar bu öykülerini Cevizli Bahçe, Pazarlık ve Pembe Kurt'ta bir araya getirmiştir.
Durak kalabalıktı. Birkaç kişi koşmuşlardı, çevik bir davranışla girivermişti arabaya. Solunda iki kişi. En sağdaydı. Yanındaki bozuk paraların en küçüğü iki buçukluk. Öteki müşteriler verince o da onlara uymuş, uzatmıştı iki buçukluğu. Şoför almış, ötekilerin iki buçuk, beşliklerinin üzerini vermiş, onunkini... Bu sırada en sağdaki inip bir başka yolcu binmeseydi şoför herhâlde paranın üstünü verecekti. Çünkü davranışı öyleydi. Ama yolcu “Cağaoğlu!” deyince şoför yeni müşteriyle konuşmaya dalmış, iki buçuğun üstünü unutmuştu. Ne yapmalıydı şimdi? “Şoför efendi, iki buçuğun üstünü unuttunuz!” dese şoför belki de “Ne biliyorsun unuttuğumu?” diye bozabilirdi. Bozmasa bile, dolmuş yolcuları şöyle bir bakarlar, içlerinden, “Amma da para canlısı ha!” gibilerden geçirebilirlerdi. Başkalarının onun hakkında böyle düşünmelerini istememekle beraber, bu türlü düşündüklerini belirtircesine yan yan bakmalarından nefret eder, cinleri tepesine toplanırdı.
Toplumdaki düzensizlik ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşırlar. Eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin- fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil gibi belirgin farklılıklar üzerine kurarlar.
Beş kadırga buluttan yelkenlerle tuğlanmış beş cengâver gibi kıpkızıl ışıkta, muzafferane bir edayla çekip gittiler. Çocuk kavalını çıkarıp taşa çarparak parça parça etti ve kayadan aşağı sıçradı. Kadırgaların peşinden bin bir çarpıntı ve hülyayla kıyı boyu koştu. Kıyıda yolunu kesen sarp kayalığa rast gelince kaldırıp kendini denize attı. Gemiler burunlarının altında, köpükten çifter bıyıklar sala sala ve artlarında uzun uzun dümen suları süze süze, ufuktan öteye çekip gittiler. İşte o zaman çocuk kavalın sesindeki öksüzlüğün ne demek olduğunu anladı. Hıçkıra hıçkıra karaya çıktı.
(I) Tutukevleri ve cezaevlerinin öykümüze girmesi Orhan Kemal’le başlamıştır. (II) Hikâyelerinde ayrıca kadınların ve çocukların durumunu da yansıtmıştır. (III) Genellikle zenginlik içinde yaşayan kadınları ve bunların iyi eğitim almış çocuklarını konu edinmiştir. (IV) İlk öykülerinde Çukurova’ya inen tarım ve fabrika işçilerine, onların yaşayışlarına eğilmiştir. (V) Öykü yazma yönteminde izlenimci - gerçekçi öykülerin güzel örneklerini veren bir sanatçıdır.
Cumhuriyet Dönemi Türk hikâyeciliğine denizi, deniz işçilerinin hayatını getiren hikâyecimizdir. Küçük adamın hayat kavgasını, yaşama mücadelesini tenkitçi bir gözle dikkatlere sunmak yerine, bu güç şartlarda onun şiir dolu büyüleyici engin iç dünyasını anlatır. İnsanın insanla veya kurumlarla olan mücadelesi yerine tabiatla olan mücadelesini anlatmayı tercih eder. Öykü yazma yöntemine pek önem vermeyen yazarın şiirsel ve coşkulu bir anlatımı vardır.
Öykü yazmada kurgu ve konuya önem veren --- , ilk öykülerinden başlayarak gerçekçiliği benimsemiştir. Öykülerini topladığı ilk kitabı Telli Kavakta, mekân genellikle Söke Ovası’nın, Menderes Vadisi’nin dağ ve ova köyleridir.