11. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 6. Ünite - Fıkra - Fıkra Test Soruları - Test Çöz- 2023 Yeni MEB Eğitim Müfredatına Uygun Yeni Nesil 11 Sınıf Türk Dili Edebiyatı Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Çocuk yetiştirme geleneklerimizde sorunlar var. Bunların başında 'otoriterlik' geliyor. "Sen sus çocuksun, çocuklar konuşmaz" gibi yaygın söylemlerde kendini gösteren otoriterlik… Bu açıdan kız çocuklarının durumu daha sıkıntılıdır. Çekingen, pasif nesiller ister istemez girişimci ve yaratıcı olmakta zorlanıyor. Bunu aşmakta olduğumuzu söyleyebiliriz. Birinci etken eğitimin yaygınlaşması, şehirleşme, dışa açılma, piyasa ekonomisinin gelişmesi gibi “orta sınıflaşma” faktörleridir. 23 Nisan dolayısıyla yapılan çocuk şenliklerinin de bu gelişmede çok olumlu katkısının olduğunu düşünüyorum. Çocuklar bu şenliklerde ve hazırlık çalışmalarında oyun neşesi içinde âdeta sosyalleşme stajı yapıyorlar. Türkiye'de artık "çocuklar konuşmaz" geleneğinin yerine "çocuk merkezli aile" hayatı oluşuyor. Çocuğun susması, oturması, uslu uslu durması yerine konuşması, faal olması teşvik ediliyor.
Bu parçayla ilgili olarak,
I. Güncel bir konu ele alınmıştır.
II. Kişisel bir görüş ortaya konmuştur.
III. Öyküleyici ve betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır.
"Kelebeğin ömrü, göz alıcılığı ve zarafeti yanında ne kadar kısa ise köşe yazısının da ömrü o kadardır." sözünden hareketle fıkra türüyle ilgili olarak,
I. İlgiyle okunan yazılardır.
II. Samimi ve sıcak bir üslupla yazılır.
III. Kısa bir süre sonra önemini kaybeder,
Bilim toplumu olmadan kalkınmamız mümkün değil. Bugün, dünyanın en güçlü ve en zengin ülkelerine baktığımızda, karşımıza bilim çıkıyor. İşte bu yüzden bilime her zamankinden çok daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Peki, bu anlamda bir bilim politikamız var mı? Olduğunu söylemek abartı olur. Tıpkı insan gücü planlamamızın olmadığı gibi bilim ve teknolojide de maalesef nal topluyoruz. Üniversite sayısını artırmakla bilim ülkesi olacağımızı sanıyoruz ama arkası gelmiyor.
--- güncel, siyasi, toplumsal veya sanatsal bir konunun kanıtlama amacı güdülmeden kişisel görüş ve düşünceler çerçevesinde açıklandığı yazılardır. Bunlar gazete veya dergilerde yayımlanır. Edebiyatımıza gazete yoluyla girmiştir.
Türkiye’de döviz kurunun hâlâ vatandaşın esas ilgi odağı olduğunu izliyoruz. Nereye gitsek, kimi görsek, önce dolar, ardından avro paritesi soruluyor. R esesyon, işsizlik vb. ancak ondan sonra gündeme geliyor. Mart başında kurda sert bir dalga yaşanmıştı. Doların Nisan’da 2 TL, Mayıs’ta 2,5 TL olacağı iddiaları derhâl dolaşıma girdi. Kurun yukarı doğru hareket ettiği günlerde bu tür söylentiler hep çıkıyor. Neyse ki vatandaşların büyük bölümü geçmişteki gibi döviz almaya kalkmadı.
(I) Fıkra yazarı günlük olaylar ve gelişmelerle ilgili yazılar kaleme almalıdır. (II) Olayları değerlendirirken kişisel bir bakış açısı bulunsa da yanlı ve öznel değerlendirmelerden kaçınmalıdır. (III) Konularda tekrara düşmeden okuyucusunun ilgisini canlı tutabilmelidir. (IV) Duygu ve düşüncelerini etkileyici ve inandırıcı bir biçimde aktarmalıdır. (V) Bunun için de konunun ayrıntılarına inerek konuyu derinlemesine işlemelidir.
Fıkra türündeki ilk yazılarını 1921 yılında İkdam gazetesinde yazmaya başlamıştır. 1928 yılında da bu yazılarını kitap hâlinde Türk edebiyatına kazandırmıştır. Onun fıkra türündeki yazıları şiirlerinden farklı bir karakter gösterir. Bu yazılar açık, berrak, nispeten sade, nükteli ve bazen de müstehzi bir eda taşır. Şiirlerindeki kadar olmasa bile nesirlerinde de kelime seçimine özen gösteren sanatçı, bunlarda daha çok küçük olayların ilhamıyla dış dünyaya dair izlenim ve anlık duygulanmalarını nakleder. Yazılarında Batılılaşma, Batı kültürünün bizde eğreti durması, modern kadın, edebiyat, gündelik-sosyal hayat, şahsi meseleler gibi çeşitli konulara yer veren sanatçı ufuk açan özgün yorumlarını okuyucusuyla paylaşmıştır.
Türk gazetecilik tarihi köşe yazarlığının da tarihidir. Buradan yola çıkılarak --- gibi edebiyat ve düşünce adamlarının, Türk edebiyatındaki ilk köşe yazarları oldukları söylenebilir.
--- , fıkra ve sohbet türünde yazdığı Bize Göre ve Gurebâhâne-i Laklakan adlı eserlerinde gerçekten devrinin, ta devrimize kadar hitap edebilen en güzel örneklerini vermiştir. Bu eserleri bir araya toplayıp kısmen sadeleştirerek bugünün edebiyat eserleri arasına katan yazar ise Mehmet Kaplan’dır.