9. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 2. Ünite : Hikaye - Hikayenin Yapı Unsurları - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
“O günlerde insanların değişik yerlerde oturduğunu bilmiyordu. Yaşadığı kentten başka yerde de yaşanabileceğini düşünmek istese de bunu başaramıyordu ona göre bütün insanlar oradaydı, birbirine yakındı.” ifadelerinde — anlatıcı — bakış açısıyla kişinin iç dünyasına değinmiştir.
I. Vapur rıhtımdan kalkıp tâ Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar.
II. Büyük kubbeli serin divan, bugün daha sakin, daha gölgeliydi. Pencerelerinden süzülen mavi, mor, sincap rengi bahar aydınlığı, çinilerinin yeşil derinliklerinde birikiyor, koyulaşıyordu.
III. Yamaçlarında keçiler otlayan kuru, yalçın, çatlak dağlar arasından geçiyorlardı. Bu keçiler kapkara, beneksiz kara idi; tüyleri yeni otomobil boyası gibi aynamsı bir cila ile, kızgın güneş altında, pırıl pırıl yanıyordu.
IV. Yüksek ipek şiltelere diz çökmüş yorgun vezirler, önlerindeki halının renkli nakışlarına bakıyorlar, uzun beyaz sakalını zayıf eliyle tutan yaşlı sadrazamın sönük gözleri, çok uzak, çok karanlık şeyler düşünüyor gibi, var olmayan noktalara dalıyordu.
V. Ben de, yanağıma düşen gözyaşı damlalarıyla ürpererek, gözlerimi açıp çil çil halamın yüzüne bakmışım. Bütün bunları bana anlatırken, hâlâ çil çil yüzüne bakan bir bebeği sever gibi yanağımı okşar, alnıma düşen saçlarımı yukarı kaldırırdı parmaklarıyla.
I. metin, bir hikâyenin serim bölümüne uygun olarak başlamıştır.
II. metin, gözlemci bakış açısı ile ve sıfatların kullanımıyla oluşturulmuştur.
III. metin, doğa tasvirinin yapıldığı bir metindir.
IV. metin, anlattığı dönemin siyasi çatışmalarını yansıtan bir metindir.
V. metinde, öyküyü oluşturan yapı unsurlarından olay ve kişilere ait unsurlar vardır.
“— dar hacme dünya sığdırmaktır.”
Mehmet Kaplan
I. Hacı kasap, kesilecek kolun diyetini hâkime saydığı gün, koca Ali’yi arkasına takıp dükkana getirdi.
II. işte bugün de sabah namazından beri durmadan on saat uğraşmış işini epeyce bitirmişti.
III. Bayram Efendi mescide girince her zamankinden kalabalık gördü, kapının yanına çöktü.
IV. Şehirde aniden bastıran yağmur zavallı kızın yaşadığı evi göle çevirmişti.
V. Şimdi artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu biliyorum. Günlerden beri kafamı bu soru kaplıyor.
Arnavut kaldırımlı, mini mini mescitli, sakin, karışık sokaklar... Cumbalı, kafesli, şahnişli, içleri tertemiz evler... İnsan bu evlerin içine burnunu soksa çamaşır, sabun, öd ağacı, nefis bir çamur kokusu duyar.
İyi bir hikâye yazmak gerçekten zor bir iştir. Hermann Kesten’e göre: İyi hikâye edebî bir şanstır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle: Hikâye yazarı, tek bir çekirdeğin etrafında bütün sanat yeteneklerini toplamak zorundadır. İnsanlar arasında yaşarken, çevreyi ve toplumu gözlerken, yaşam ve gözlem izlerini zihninde kristalize ederken, içinde her zaman var olan hikâye esintisine soluk, hareket ve canlılık vermesini bilmelidir. Hikâye kendisinden bir ömür istiyorsa seve seve bağışlamalıdır ömrünü.
Yaşanmış ya da yaşanabilir olay ya da durumları yer ve zaman, kişilere bağlı kalarak anlatan kısa kurmaca yazılardır.
Gerçek veya gerçeğe yakın olayları yer, zaman ve kişi göstererek, ayrıntılara dalmadan anlatan bir edebî türdür hikâye.