İlk Çağda Başlıca Medeniyet Havzaları - 3

Hellen uygarlığı ile ilgili bir proje ödevi hazırlayan Tolga
ödevinde bu uygarlığın kurucusu Büyük İskender’in
faaliyetlerini şöyle anlatmıştır: "Büyük İskender kurduğu
imparatorluğun yönetiminde Pers sisteminden de
yararlanmış, Perslerin satraplık idaresini benimsemişti;
çünkü, bu denli geniş bir coğrafyada egemenliğin tek
merkezden yönetiminde güçlüklerin olacağı kesindi.
Satraplıkların başına önceleri Pers yöneticiler getirmişse
de zamanla Makedon yöneticileri atamıştır. Askeri
ve sivil yönetimi birbirinden ayıran İskender, düzenli bir
vergi sistemi de kurmuştu. Devletin resmi dilinin Eski
Yunanca olması kararlaştırılmıştı. Pers seferi sırasında
İskender’in yaptığı en büyük işlerden biri de yeni kentler
kurmasıdır. En önemlilerinin başında, Mısır’daki Aleksandreia
(İskenderiye) gelmektedir. Büyük İskender
ayrıca Perslerin yol şebekesini daha da geliştirmiştir."

Anadolu, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları aynı
zamanda stratejik konumu itibariyle İlk Çağ'da çevre
uygarlıkların egemenlik kurduğu bir bölge olmuştur.

Tarih öğretmeni llbey, İlk Çağ’da Çin uygarlığını işlediği
dersinde bu uygarlığın biri taşkın ırmak özelliği
gösteren Sarı Irmak diğeri de düzenli akan Yeşil
Irmak etrafında biçimlendiğini ifade etmiş ve MS 605
yılında yapılan su kanalı ile birlikte bu iki nehrin birleştirildiğini
ve arasındaki bölgeninde üretime açıldığını
eklemiştir. Ardından öğrencilerinden bu durum
ile ilgili çıkarımda bulunmalarını istemiştir.

Öğrencilerin çıkarımları ise şu şekildedir;

Zeynep : Çin’de tarımsal üretimin artması beklenebilir.
 

Kaan : Su kanalı açılması ulaşım faaliyetlerini kolaylaştırıp hızlandıracaktır.
 

Aybike : Artı ürünün büyümesi ticaret hacmini artıracaktır.
 

Mehmet: Su kanalının açılması ekonomik bütünleşmeye katkı sağlayacaktır.
 

İlbilge : Çin’de tarıma ticaretten daha fazla önem verilmiştir.

Tanım: Bir toplumun ya da bir kent-devleti halkının
tarımsal veya ticari faaliyetlerde bulunmak için kendi
sınırları dışında elverişli toprakları yurt edinmesine
ve bu sürece “kolonizasyon” denir.

• Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasındaki şehir devletlerinde yaşadılar.
 

• Denize kıyıları olmamasına karşın Orta Asya, Çin ve Bizans topraklarında ticari faaliyetler yürüttüler.
 

• Türklerle ilişkileri ticari alanın yanı sıra siyasi ve kültürel alanda da ilerlemelerine katkı sağlamıştır.

Urartu Krallığı’nın egemen olduğu, deniz seviyesinden
yüksekliği 600-700 m civarında olan batıdaki Elazığ
bölgesi ve doğudaki Aras havzası dışında kalan alan
genellikle 1500 metrenin üzerinde yaylalardan oluşur.
Bunların başında Toroslar, Nemrut, Süphan, Aladağlar,
Ağrı, Aras Güneyi Dağları gibi yükseklikleri 2500 ile
5000 m arasında değişen volkanik yükseltilerin yamaçlarındaki
yaylalar gelmektedir.
 

Bu durum Urartularda;
 

I. hayvancılığın ekonomik yaşamın merkezinde olması,
II. merkezi otoritenin sağlanmasının zorlaşması,
III. göçebe ve yarı göçebe bir sosyal yaşamın oluşması