8. Sınıf Türkçe 5. Ünite : Atasözleri ve Deyimler - Konu - Başlık Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Ressamlar düşünce tarzlarını, önemli tarihsel olayları veya bir konuya ilişkin fikirlerini resimlerine yansıtır. Her resmin anlatmak istediği bir şeyler vardır. Fakat bu mesajlar resme bakar bakmaz genelde görünmez. Resimdeki düşünceyi bulmak için detaylar ve simgeler incelenmelidir. Bu detay ve simgeler, ressamın yaşadığı zaman ile birleştirilir ise resmin aktarmaya çalıştığı şey anlaşılabilir.
Günümüzün dünyasında çevre kirliliği, tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda. Dünyanın birçok bölgesinde insanlar, çevre felaketine karşı korumasız, nükleer tehdit ve radyasyondan habersiz bir yaşam sürmektedir. Bilim adamları ise bu olumsuzlukların devamı hâlinde dünyadaki tüm canlıların ciddi biçimde tehdit altında olduğunu vurguluyorlar. Hâlbuki insanoğlunun gelişimi başlarda yaşam ve doğal çevre ile uyum içinde sürmüştür. Ancak dünyadaki toplumsal ve teknolojik gelişmelerin hızla artışı karşısında ekolojik sistemin bu hassas dengesi giderek bozulmuştur. Bu tehlikeli gelişmenin seyircisi durumunda olan insanlık ise dünyada dengeli bir çevrenin korunamaması hâlinde tüm canlıların varlığının sürmesinin olanaksızlığını acaba ne zaman anlayacak?
Kızartma yaptıktan sonra atık yağlarınızı kesinlikle lavaboya dökmemelisiniz. Bu, geri dönüştürülebilir suyun kullanımını engellemektedir. Aynı zamanda doğaya karışan bu sular denizlere ve diğer canlılara zarar vermektedir. Bu nedenle atık yağınızı bir şişeye koyup çöpe atabilir veya şişelerde biriktirip Çevre ve Orman Bakanlığına ait atık yağ toplama görevlilerine teslim edebilirsiniz. Kendi sağlığınızı düşündüğünüz gibi doğanın geleceği için de adım atabilirsiniz.
Bir toplumda ahlâkın ilerlemesini, düzelmesini istiyor musunuz? O toplumda edebiyat ve sanat merakını uyandırmaya, edebiyatı ve sanatı geliştirmeye çalışın. Çocuklara ve gençlere şiirler, hikâyeler, romanlar okutturun; onları tiyatrolara, sinemalara gönderin. O hikâyelerin, romanların, oyunların insanlarıyla tanışsınlar; onların hayatlarını hayallerinde yaşasınlar, öğrensinler. Çocuğunuz büyüyünce ne olacaksa olsun, küçükken siz ona edebiyatı sevdirmeye bakın, ilim, bilgi sonradan gelecektir; önce insanlığını kurmak, insanın hayalini işletmek gerekir.
Aşılama; hastalık sonucunda oluşabilecek maddi ve manevi tüm kayıpları önleyecek, büyük tasarruf sağlayan tek sağlık yatırımıdır. Her gün yeni ve ilerleme kaydedilmiş aşılar geliştirilmekte, bu aşıların iyi ve etkin kullanılmaları için uğraşılmaktadır. Aşılar, enfeksiyon hastalıkları ile savaşır ve onların ortadan kaldırılmasında en önemli silahtır. Aşılar sadece çocukları korumuyor, hastalığın kişiler arası yayılımını önleyerek tüm toplumu koruyor. Günümüzde tüm dünyada yürütülen aşılama programları sayesinde yaklaşık üç milyon çocuğun hayatı kurtulmakta ve binlerce çocuğun sakat kalması önlenmektedir.
Deneme birey ya da toplum yaşamının bilimsel ya da güncel bir konusu üzerine anlaşılması kolay, ancak sanat ve bilgi düzeyi bakımından derinlikli, düşünce boyutuyla olduğu kadar duygu ve estetik yönden de doyurucu, bilinçli bir öznellikle kaleme alınmış bir edebiyat türüdür. Deneme; roman, şiir, öykü, tiyatro gibi kurmaca nitelikli edebî türlerle üslûbun önem kazandığı gezi, anı, eleştiri, mektup ve günlüğün oluşturduğu diğer türler arasında bir ara bölge oluşturması bakımından oldukça önemli bir yere sahiptir. Bir başka deyişle deneme, kurmaca özellikler taşıyabildiği gibi yazarın ve konuların gerçekliğini de içerir. Bu durum, deneme türünde asli öznenin “insan” oluşundan kaynaklanır. Tabii, kurmaca türlerde de aynı durum söz konusudur ancak denemenin öznesi artık nesnel gerçeklik içinde yaşayan gerçek insandır.
Türlü nedenlerle iletişimde meydana gelen kopukluklar, insan ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. İletişimde kopukluklara yol açan nedenlerin bazısı farkında olarak, bazısı da farkında olmadan yaptığımız davranışların sonucudur. Sık sık gözlemlemişimdir: Benim için önemli bir konuyu anlatırken karşımdaki, yüzüme bakmakta ve beni işitmekte ama aslında sözlerimi dinlememektedir. Bu boş ifade ve dinler gibi görünme karşısında içimden karşımdakini sarsmak, onun ilgisini çekmek gelir. Ama aynı şeyi ben yapmıyorum diyebilir miyim acaba? Geçen gün, işlerimin üst üste ters gittiği bir zamanda, kafam, borçlarımı nasıl ödeyeceğimle meşgulken kedisini kaybetmiş olan komşumla karşılaştım. Kedisini bir daha hiç bulamayacağını sanıyordu. Ayrılırken bana bir soru sormuştu ama neydi o, bir türlü anımsayamadım. Ertesi gün yanına gittiğimde çok sevinçliydi. Kediyi bizim çocuklar bulmuşlar ve getirmişler. Çocuklara benim söylediğimi, kediyi arattığımı sanıyordu. Bense bunu unutup gitmiştim. Besbelli ben ve komşum o gün karşılaştığımızda, sorunları iyice yoğunlaşmış olan kendi iş âlemimizden bazı sesler yansıtmış ama kendi dünyalarımızın içinden çıkıp birbirimizle ilgilenememiştik
Üsküdar’daki Miskinler Tekkesi’nde sürekli yatarak vakit geçiren iki asalak, koğuştaki yerlerini değiştirmeye karar vermiş. Yalnız bir türlü de harekete geçememişler. Her gün karar alır fakat öylece yatarlarmış. Nihayet bir yıl sonra zar zor kalkıp yerlerini değiştirdikten sonra içlerinden biri demiş ki: Ya dostum, insan hâli kuş misali, dün neredeydik, bak bugün neredeyiz!