12. Sınıf: Türk Dili ve Edebiyat - 5. Ünite: Tiyatro - Modern Türk Tiyatrosu (Tanzimat'tan Cumhuriyete) Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
İslâm Bey: Kardeşler; bayrağıma toplanmışsınız, iftihar ederim. Lâkin bilmem benden memnun olacak mısınız? Ben kavgaya gidiyorum fakat ölmek niyetiyle gidiyorum. Aylığım yok. isteyenler yanımda gelmesin. Yağma düşünmem; düşünenler etrafımdan çekilsin. Rahat aramam; arayanlar arkama düşmesin. Kurşundan, gülleden korkmam; korkanlar karılarının yanında otursun... Ölüm korkusunu bütün bütün gönlünüzden çıkarmak elinizden gelir mi?.. Arkadaşlar!.. Tuna boyuna gideceğiz. Tuna bizim için ölümsüzlük suyudur. Tuna aradan kalkarsa vatan yaşamaz, vatan yaşamazsa vatanda hiçbir insan yaşamaz… İnsan vatanının ayaklar altında çiğnendiğini görürse yaşayamaz... Biz ölmeyince düşman Tuna’dan geçemeyecek. Geçenler, bizi ya ölmüş yahut yaralı bulacak. Ben öleceğim diyorum; içinizden ölümden korkmayan kimdir? Arkamdan ayrılmamaya Allah’a ahdeder misiniz?
MÜŞTAK BEY: Yok, bak ben öyle şaka sevmem.
HİKMET EFENDİ: Biraz önce şakayla bana veriyordun ya?
MÜŞTAK BEY: Ben onu sana şakayla değil gerçekten vermek istiyorum.
HİKMET EFENDİ: Sus, özrün kabahatinden büyük.
MÜŞTAK BEY: Hiç de bile!
HİKMET EFENDİ: Yaaa!
MÜŞTAK BEY: Aman sus, kılavuzum Dudu Hanım geliyor. Galiba Kumrucuğumu getiriyorlar. Sen öbür odaya geç, birazdan yine görüşürüz,
(Hikmet Efendi çıkarken Ziba Dudu girer.)
ZİBA DUDU: Müjde evladım müjde! Müjdeliğimi peşin isterim; Gelin hanım geliyor yoldadır.
MÜŞTAK BEY: Ah Dudu teyzeciğim, sana nasıl teşekkür edeceğim, bilemiyorum.
ZİBA DUDU: Parayla, (Müştak’ın ceplerine bakar kalan son meteliğini de alır.) teşekkür edebilirsin.
MÜŞTAK BEY: Al, helâl olsun sana, al (Sevincinden oynamaya başlar, kâtibim türküsünü söyleyerek oynar.)
Abdülhak Hâmit'in, “eserlerinin en edebî kılıklısı” bulduğu ve diğerlerinden üstün tuttuğu tiyatrosudur. Konusunu tarihten değil, Hâmit’in İngiltere’de bulunduğu yıllardaki Londra hayatından almıştır. Genellikle Londra'nın yüksek muhiti içinde geçse de halk çevrelerine, veremliler hastanesi gibi yerlere de ışık tutmuştur. Fatma Hanım'ı veremden kaybeden şair, bu eserinde veremden intikam alma psikolojisi içindedir. Ona göre Allah’ın yarattığı Fatma Hanım veremden ölmüştür. Verdiği devaların bu hastalığa hiçbir çaresi olamamıştır. Hâmit'in bir veremliler hastanesinden alarak önce mezara gömdürdüğü, sonra bir “lord” la evlendirdiği Blanche’ı, o devirde hiçbir çaresi olmayan verem bile öldüremez. Böylece Hâmit veremden intikam alır.
MÜŞTAK BEY: Yok, bak ben öyle şaka sevmem. HİKMET EFENDİ: Biraz önce şakayla bana veriyordun ya? MÜŞTAK BEY: Ben onu sana şakayla değil gerçekten vermek istiyorum. HİKMET EFENDİ: Sus, özrün kabahatinden büyük. MÜŞTAK BEY: Hiç de bile! HİKMET EFENDİ: Yaaa! MÜŞTAK BEY: Aman sus, kılavuzum Dudu Hanım geliyor. Galiba Kumrucuğumu getiriyorlar. Sen öbür odaya geç, birazdan yine görüşürüz, (Hikmet Efendi çıkarken Ziba Dudu girer.) ZİBA DUDU: Müjde evladım müjde! Müjdeliğimi peşin isterim; Gelin hanım geliyor yoldadır. MÜŞTAK BEY: Ah Dudu teyzeciğim, sana nasıl teşekkür edeceğim, bilemiyorum. ZİBA DUDU: Parayla, (Müştak’ın ceplerine bakar kalan son meteliğini de alır.) teşekkür edebilirsin. MÜŞTAK BEY: Al, helâl olsun sana, al (Sevincinden oynamaya başlar, kâtibim türküsünü söyleyerek oynar.) |
Bu parça ile ilgili olarak
I. İzleyiciye toplumsal çarpıklıkları göstermeyi hedefleyen bir oyundur.
II. Adalet teması işlenmiştir.
III. Anlatım hâkim bakış açısı kullanılmıştır,
Roman, şiir, tiyatro gibi birbirinden farklı edebî türlerde eser veren --- bu eserleriyle Türk edebiyatının yenileşmesinde ilk ve en önemli katkıları yapan isimlerdendir. Mizacı ve edebî anlayışının yanı sıra bir toplumsal realite olarak Osmanlının en çalkantılı, iç ve dış sorunların üst üste bindiği bir dönemde eser vermesi de onun edebiyat ve toplumu iç içe, ‘sanatı toplum için' görmesinin nedenlerinden biridir. Eserlerinde sıkça rastlanan ve bir fikrin, bir kavram yahut değerin estetize edilerek bir çeşit toplumsal mühendislik tarzında kitleleri yönlendirmeye, şekillendirmeye yönelik çaba da bu görüşünün yansımasıdır. Bu bakımdan ‘’Faydalı'' bir eğlence” olarak tiyatronun gücünü, sınırlarını sahip olduğu vizyonla ilk gören ve kavrayan yazarlarımızdandır.
Edebiyat ve tarih hep iç içe geçmiş iki bilim dalıdır. Bu
sebeple hemen her türde konu olarak tarihî olay ve kişilerden
yararlanılır.
I. Tahrib-i Harabat
II. Celalettin Harzemşah
III. Gülnihal
IV. Zavallı Çocuk
V. Akif Bey
MÜŞTAK BEY: Yok, bak ben öyle şaka sevmem.
HİKMET EFENDİ: Biraz önce şakayla bana veriyordun ya?
MÜŞTAK BEY: Ben onu sana şakayla değil gerçekten vermek istiyorum.
HİKMET EFENDİ: Sus, özrün kabahatinden büyük.
MÜŞTAK BEY: Hiç de bile!
HİKMET EFENDİ: Yaaa!
MÜŞTAK BEY: Aman sus, kılavuzum Dudu Hanım geliyor. Galiba Kumrucuğumu getiriyorlar. Sen öbür odaya geç, birazdan yine görüşürüz,
(Hikmet Efendi çıkarken Ziba Dudu girer.)
ZİBA DUDU: Müjde evladım müjde! Müjdeliğimi peşin isterim; Gelin hanım geliyor yoldadır.
MÜŞTAK BEY: Ah Dudu teyzeciğim, sana nasıl teşekkür edeceğim, bilemiyorum.
ZİBA DUDU: Parayla, (Müştak’ın ceplerine bakar kalan son meteliğini de alır.) teşekkür edebilirsin.
MÜŞTAK BEY: Al, helâl olsun sana, al (Sevincinden oynamaya başlar, kâtibim türküsünü söyleyerek oynar.)