7. Sınıf : Sosyal Bilgiler - 2. Ünite : Kültür ve Miras - Osmanlıdan Kalan Mirasımız - Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
Osmanlı Devleti Dönemi’nde maddi durumu iyi olanlar özellikle ramazan ayında bulundukları yerlerden başka yerlere giderek buralardaki esnafların dükkânlarına uğrar ve dükkânda kimse yokken “zimem defteri”ni isterlermiş. Bu defterlerde veresiye olarak alışveriş yapanların listesi yer alırmış. Defter içinde kimin borcu olduğunu bilmediği sayfalardan bazılarını seçerek onların borçlarını ödermiş. Günümüzde de fırınlarda “askıda ekmek”, çay ocaklarında “askıda çay” gibi uygulamalar ile bu geleneği yaşatan hayırsever insanlar bulunmaktadır.
"Bıraktıkları hayrat hangi çeşit olursa olsun bizdekinden fazladır. Dört sultan tarafından yapılan dört büyük caminin etrafı hayrat ile doludur. Kasabalar ve tenha yol kıyılarına yolcular için kervansaraylar yaptırır, yollar açtırırlar. Su olmayan yerlere çeşmeler ve tuvaletler yaptırırlar. Halkın ücretsiz faydalandığı bu yapılar öyle muhteşemdir ki saraya benzerler.” Manuel Serrano Sanz "Türkiye’nin Dört Yılı (1552- 1556)
Osmanlı Devleti’nde;
* Üsküdar’da bir kedi hastanesi yaptırılmıştır.
^ Mezar taşlarına kuşların su içebileceği bölümler yaptırılmıştır.
^ Bayezid Camisi’nin avlusunda kuşlar için bir bakım yeri yaptırılmıştır.
* İstanbul Fatih Camisi, Kastamonu İbn Neccar Camisi ve Amasya Sultan Bayezid Camisi,
Amcazade Hüseyin Paşa Mektebi, Bayezid Seyyid Haşan Paşa Medresesi gibi mimari eserler üzerinde kuş evleri yapılmıştır.
İstanbul’daki İmaretler
İstanbul’da okullardan sonra en önemli yapılar imaret denilen bakımevleridir. Bunlar fakir ve bakıma muhtaç insanların doyurulması için yaptırılmışlardır. Bir aşçı, fakir ve bakıma muhtaç insanlara burada yemek hazırlar. Düzenli olarak her isteyene etle karışık pirinç yemeği, suyla karıştırılıp mayalanan irmikten yapılan “boza” adındaki içecek ve bir somun ekmek dağıtılır. Bu bağıştan zengin, fakir, Hristiyan, Yahudi veya Türk ayrımı yapılmadan herkes yararlandırılır. Özellikle de yolcular için bu düzenleme çok faydalıdır. Her yolcu böyle bir imarette üç gün kalıp bütün olanakları kullanabilir ama süre üç günü geçerse istismar kuşkusu uyanır ve kendisine yol gösterilir. Biz de İstanbul’a yaptığımız yolculuk sırasında birçok kez bu tür ikramlardan yararlanmıştık, imaret evleri gayet düzgün ve temiz binalardır. Yemeklerin sunulduğu çok sayıda odaları vardır. Yemekten sonra konuklar evlerine veya hanlarına çekilirler. Biz de birkaç geceyi bu binaların içinde geçirdik. Kafilemize katmanlardan bazıları sunulan yemeklerden yediler, bazıları da bizim aşçımızın yemek hazırlamasını beklediler. İtibarlı kişiler ve yüksek konumlardaki beyefendiler de böyle imaretlere katkıda bulunurlar ve bu çeşit yardımlardan kaçınmazlar. Ayrıca önemli camilerin ve mescitlerin yakınında genelde herkese açık olan konukevleri bulunur. Yabancılar buraya atları, uşakları ve beraberlerindeki eşyalarıyla yerleşebilirler. Bu konukevlerinde de yolculardan ücret alınmaz. Konuk burada yağmurdan, fırtınadan korunma ve konaklama imkânı bulur.
(Salamon Schvveigger, Sultanlar Kentine Yolculuk 1578-1581, s. 128)
Osmanlı Devleti hâkimiyetinin ulaştığı coğrafyalarda birçok eser bırakmıştır.