6. Sınıf Sosyal Bilgiler 2. Ünite : Tarihe Yolculuk - Türkler İslamiyet İle Tanışıyor Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
"Türk Lehçeleri Divanı” anlamını taşıyan Divan-ı Lügati’t-Türk, eserin yazarının yaşadığı dönemdeki Türk toplulukları ve onların dili hakkında ses, biçim, anlam ve sözvarlığı konusunda bilgiler vermektedir. Araplara Türkçe öğretmek, sözvarlığı, anlatım özelliği, kültürel zenginlik açısından Türkçenin Arapçadan hiçte geri kalmayan bir dil olduğunu göstermek amacıyla meydana getirilmiş olan eser, Türkçenin en önemli kültür hâzinesidir. Divan-ı Lügati’t- Türk’nün temel sözvarlığını Kaşgarlı Mahmut’un kendisinin de mensubu olduğu dönemin ve ülkesinin yazı dili olan Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi, yazarın kendi tabiriyle “Türkçe” oluşturur.
Bu bilgilere göre Divan-ı Lügati’t-Türk ile ilgili;
I. Yazıldığı dönemin Türk dili ve kültürü hakkında bilgi veren değerli bir eserdir.
II. Türkçenin zengin bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır.
III. Türkçenin Araplar arasında yayılmasında etkili olmuştur.
Türk - İslam devletleri arasında ilim ve kültür konusunda en parlak devri Gazne Devleti yaşamıştır. Hükümdarlar kültürlü ve ilim sahibi olup bu bilgilerini ele geçirdikleri bölgelere de yaymışlardır. Saray içerisinde Türkçe konuşulmuş fakat resmi dil Farsça olarak belirlenmiştir. Bu sebepledir ki Türkçe halk arasında etkili bir dil olamamıştır. Gazne Devleti’nin sultanları ilim ve kültür konusunda şair ve ilim insanlarına büyük destek vermişlerdir. Bir siyasetname olan Şehname, Firdevsî tarafından kaleme alınmıştır. Utbî’ye ait olan Tarih-i Yemin eseri de Gazne Devleti’nin bu dönemki eserlerinden olmuştur. Dönemim en önemli şairlerinin arasında Ferruhî yer almıştır. Zafer Kuleleri adlı mimari çalışma Gazne Devleti döneminde oluşturulmuştur. Türk dil bilgini olan Mübarek Şah Gazne Devleti döneminde yer almıştır. Güney Afganistan’da yer alan Büst şehrindeki Leşgeri Bazar Sarayı bu dönemin en mimari eseri olmuştur. Ayrıca Gazne şehrinde bulunan Sengbest bölgesindeki türbelerde çok ilgi çekmiştir. Renkli çini levhalar, toprak kabartmaları, tuğlalar ve en önemlisi olan kufi yazı örnekleri bu dönemin en mühim kalıntıları olma özelliğini korumuştur.
Bu metne göre;
I. Gazneli Devleti bilime, sanata, mimariye ve edebiyata önem vermiştir.
II. Halk ile devlet yöneticileri arasında konuşulan dilde farklılık vardır.
III. Gaznelilerden günümüze bir çok tarihi eser ulaşmıştır.
Gazne Devleti’nin genel yapısına bakıldığında halk Türkler ve farklı etnik kökenden gelen insanlardan oluşmaktadır. Yönetimin en üst kısmında Sultan ve Emir denilen hükümdar bulunmaktadır. Gazneli hükümdarları İslam bayraktarı olduklarını belirten unvanlara sahiptirler. Hükümdar gerektiği zaman kendisine vezir tayin ederek, yönetime katkı sağlayan diğer divan üyeleriyle görüş birliği yapmak için toplantılar yapabiliyordu. Gazne Devleti’nin saray teşkilatı diğer Türk devletleriyle aynı özelliklere sahiptir.
Türklerde İslamiyet öncesi dönemde var olan halı ve kilim dokumacılığı, el sanatları, maden işlemeciliği vb. sanatlar İslamiyet’ten sonra da devam etmiştir. Uygurlarla başlayan minyatür sanatına Türk-İslam kültüründe de önem verilmiştir. İslamiyet öncesi dönemde önemli bir sanat dalı olan heykel sanatı ise İslamiyet’in etkisiyle zayıflamıştır.
Türk-İslam tarihinin ilk ürünlerinden biri olan Kutadgu Bilig’de devlet yönetimini ve yönetici profillerini nasıl değerlendirildiği anlatılmaktadır. Yusuf Has Hacib, eserinde, ahlak ve siyaset ilkelerini sıralamış, adeta yaşadığı devlete ve içinde bulunduğu topluma bir aydın sorumluluğu ve misyonu duygusu içerisinde hareket etmiştir. Bütün bunları anlatırken yönetici sıfatıyla Bey’in sahip olması gereken özellikleri sıralamış ve başarılı bir Bey’in neler yapması gerektiği konusunu etraflıca işlemiştir. Kutadgu Bilig genel olarak bütün insanların, özellikle devlet başkanının ve diğer devlet adamlarının gerçek manada üzerlerine düşen görevlerinin neler olduğu ele alınarak herkesin üzerine düşeni yapması hâlinde hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşabileceğini vurgulamıştır.
Orta Asya’da Kök Türk Devleti yıkılmış, siyasi otorite boşluğu ortaya çıkmıştır. Bu siyasi boşluktan faydalanmak isteyen Abbasiler Çinliler Batı Türkistan için mücadeleye başlamışlardır. Abbasiler ve Çinliler arasındaki bu mücadele Talaş Savaşı’na (751) neden olmuştur. Abbasiler bu savaşta Çin’e karşı Türklerle ittifak kurmuş ve Türklerin desteği ile büyük bir zafer kazanmıştır. Zaferden sonra Araplar ve Türkler arasında başlayan dostluk ve iyi ilişkiler sayesinde Türkler İslam dinini yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Böylece Türkistan coğrafyasında İslamiyet’in yayılmasıyla Batı Türkistan Çin egemenliğine girmekten kurtulmuş ve Türk-İslam tarihi başlamıştır. Bununla birlikte Müslümanlar kâğıt, matbaa, barut, pusula vb. buluşları Çinlilerden öğrenerek dünyaya yayılmasına aracılık etmişlerdir.
Bu bilgilere göre;
I. Orta Asya’da güçlü bir devletin olmayışı bölgeye hâkim olmak isteyen devletler arasında savaşa neden olmuştur.
II. Talaş Savaşı’nda Türklerin Araplarla işbirliği yapması Türkler arasında İslamiyet’in yayılışını hızlandırmıştır.
III. Yapılan savaş kültürel alışverişin yaşanmasını sağlamıştır.
Türklerin İslamiyet’i kabulleri ile birlikte siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda birçok değişim yaşanmıştır. Ancak bazı uygulamalar değişmeden devam etmiştir.
Aşağıda ilk Türk-İslam devletleriyle ilgili doğru (D) - yanlış (Y) etkinliği verilmiştir.
BİLGİ | DOĞRU | YANLIŞ |
Ticaretin canlanması ve güvenliği için Ribat adıyla ilk kervansarayları ve Bimarhane adı verilen ilk hastaneleri Karahanlılar yapmıştır. | X | |
Abbasi halifesini Büveyhoğulları Devleti’nin siyasi baskısından kurtardığı için halife tarafından “sultan” unvanı verilen ve kullanan ilk Türk hükümdarı Gazneli Mahmut’tur. | X |
|
Gaznelilerin ve Selçukluların resmî dili Arapça, bilim dili Farsça, saray ve halk dili Türkçedir. Bu durum Türk dilinin gelişimini olumsuz etkilemiştir. | X | |
Gaznelilerin ordu teşkilatlarında yabancı askerlere görev vermeleri, devletin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur. | X | |
İlk Türk-İslam devletleri eğitim ve bilimin gelişmesi için gayret göstermişlerdir. Hükümdarlar, bilim insanlarını destekleyerek bilimsel çalışmalarında onlara her türlü imkânı sunmuşlardır. | X |