8. Sınıf Türkçe 5. Ünite : Atasözleri ve Deyimler - Yardımcı Düşünce Test Soruları
TestSorular'da sadece oturum açmış öğrenciler çözdükleri testlerden puan kazanabilir.
Yok benim amacım puan toplamak değil sadece kendimi geliştirmek istiyorum diyorsan, sorular seni bekliyor.
İbn-i Sina felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik gibi alanlarda eser vermiştir. Batı’da Avicenna adıyla bilinen İbn-i Sinâ, her şeyden önce bir hekimdir ve bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştır. Tıpla ilgili birçok eser kaleme almıştır, bunlar arasında özellikle kalp-damar sistemi ile ilgili olanlar dikkat çekmektedir. “Tıp Kanunu” eseri XI. yüzyıldan itibaren çeşitli ülkelerde ders olarak okutulmuştur. Bu eser, beş kitaptan oluşan ansiklopedik bir eserdir.
Sevgi, ne güzel şeydir. Sevginin gücüne inanan her insan, mutludur. Fakat sevgilerin en güzeli; hiç karşılık beklemeden saf bir şekilde sevmektir. Aynı zamanda sevgi sayesinde en yaramaz çocukları sakinleştirir, en azılı haydutların kalbine merhamet tohumları serpiştirebilirsiniz. Hani bir şarkı sözü var ya: “Bir kuşu, kelebeği; bir taşı sevin yeter.” diye. Dünyadaki her varlığı sevmenin ruha verdiği müthiş huzuru bilmeyen yoktur sanırım.
Nemrud, İbrahim peygamberi haksız yere ateşe atacakmış. Bu zulmü gören bir kuş ağzında bir damla suyla ateşi söndürmeye çalışmış. Başka bir kuş onun bu telaşını görüp sormuş:
- Senin büyük ateşten haberin yok mu? Ne diye acele edersin? Bu aceleyle taşıdığın bir damla suyun bu büyük ateşe ne faydası olabilir ki!
Bir damla su taşıyan kuş:
- Olsun, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır.
Her sokakta, her yolda, her köşe başında çöp kutusu var. Belediyeler bu çöp kutularını neden koymuş ki hem de bu kadar sık aralıklarla? Neredeyse adım başı çöp kutusu var. Ama çöplerimiz yerlerde geziyor. Çok mu zor yediğimiz yiyeceklerin poşetlerini köşedeki çöp kutusuna atmak? Denizlerdeki, sokaklardaki, parklardaki, piknik alanlarındaki çöpler bazı insanları rahatsız etmiyor olmalı. İnsanlarımız doğanın temiz olması söz konusu olunca çok duyarsız. Doğayı kirletmek normal bir durum gibi karşılanmaya başlandı. Sadece kendini düşünen bazı kişiler elindeki çöpü, yiyecek artığını, pet şişeleri, çekirdek kabuklarını sokağa atmaktan çekinmiyor ama birisi onun evinin önüne bir çöp attığında sinirlenip karşı çıkıyor. Her arabada küllük var fakat bazı insanlar araç durur durmaz küllüğü sokağa döküyor, insan, çevresini kirletmek için yarışan bu insanları gördükçe şaşırıyor. Bu tür insanlara doğayı temiz tutma dersi zorunlu verilmeli.
Kütüphaneye kitap okumak, ödev hazırlamak, araştırma yapmak gibi amaçlarla gidiyoruz. Fakat bununla birlikte kaynak sorunu yaşıyor ve amacımıza ulaşamadan kütüphane-den ayrılıyoruz. Eldeki kaynaklar ihtiyaçlarımızı tam olarak karşılayamıyor. Bu yüzden de internette dolaşmak zorunda kalıyoruz. İnternette de bazen bilgi kirliliğinden bazen de yanlış yönlendirmeden dolayı doğru bilgiye ulaşamıyoruz. İşte toplum olarak gelişmemizin önündeki engel bu: Doğru bilgiye ulaşamamak. Doğru bilgiye ulaşamayan, doğru sonuca ulaşamaz.
Tatil; köküne bakıldığında olumlu, hoş anlamlarla yüklü bir kelime sayılmaz. Arapçada atıl, boş, işsiz anlamlarına geliyor. Kök anlamı: Boşlama, çalışmama. Anlam genişlemesiyle “dinlenme” olmuş. Çalışmayı yüceltecek, kutsayacak değilim; zamanı bomboş geçirip bundan en ufak bir rahatsızlık duymayanlara imrenirim, özellikle aylaklık ettiğim için huzursuz olduğumda. Ama yapı meselesi, olmuyor. Ben de tatile gittim, huzursuz olup döndüm.
İnsanın bir güdü sonucunda harekete geçmesini sağlayan itici gücün ihtiyaçlar olduğu bilinmektedir. Bu güdülenme ise insanın kendi arzusu sonucunda azim ve süreklilikle bir hedefe odaklanmasını ve başarmak için enerji sarf etmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda kararlılık göstermek, öğrenme ve başarının bir ön şartı olup hedeflere ulaşabilmenin göstergesi olduğu ileri sürülmektedir. Nitekim yapılan bir çalışmada aynı şartlara sahip bir grup öğrenciden azim ve kararlılık gösterenlerin daha başarılı olduğu saptanmıştır. Çünkü başlamak, devam etmek ve başarmak; azim, kararlılık ve sabırla çalışmanın sonucunda gerçekleşebilmektedir.
Buna göre,
I. Dünya vazgeçenleri değil, azmedenleri hatırlar. Hayret etme, gayret et.
II. En kuvvetli ilaç, bir hedef için plan yapmak ve o doğrultuda aceleyle çalışmaktır.
III. Bazı yenilgilerin nedeni, insanların işi yarıda bıraktıklarında başarıya ne kadar yakın olduklarını bilmemeleridir.
IV. İmkânsızla imkân dâhilinde olanın arasındaki tek fark, insanın kararlılık derecesidir.
V. Bir hedefe az zamanda ulaşmanın en önemli aracı, kısa yolları kullanmaktır,
Bir Kitabın İsmini Belirleyen Bazı Etmenler
• Duygusal Etki Yaratan İsimler
• Özetleyici isimler
• Mekân Odaklı İsimler
Buna göre,
I. Pek çok kitabın adı, anlatacağı konuyu açıklaması ve aynı zamanda merak uyandırması için özellikle tercih edilir. Örneğin Tanpınar’ın “Beş Şehir” isimli kitabında gerçekten de beş şehri anlatacağı, Dickens’ın “İki Şehrin Hikayesi” romanında olayların iki şehir etrafında gelişeceği bellidir. Bu isimler hem ne okuyacağımıza dair ipuçları verir hem de merak ve ilgi uyandırırlar.
II. “Zamanın Ruhu” bir devrin inanışından alışkanlıklarına, düşünce yapısından tabularına kadar her şeyini ifade eden bir kavramdır. “Zamanın Ruhu”nun kitap isimlerini yakaladığı yerler dönemin modasına göre belirlenir. Aralarında on yıl bulunan kitap isimlerine bakmak yazarların kitaplarına isim seçerken dönemin modasından etkilendiğine dair bir fikir verebilir.
III. Kitap adı tercihlerinde kitabın isminin vurucu, ilginç, dikkat çekici, merak uyandırıcı ya da sıcak ve samimi olması gibi faktörler etkilidir. Buna en iyi örnekler ilginç bir şekilde çeviri dünyasından verilebilir. Ünlü çevirmen Adnan Benk, “Çavdar Tarlasında Çocuklar” isimli romanı “Gönülçelen” olarak çevirmiş, tecrübeli edebiyatçı Doğan Hızlan da “Gönülçelen” isminin “Çavdar Tarlasında Çocuklar” ismine göre daha etkileyici olduğu kanaatinde olduğunu söylemiştir.
3. yy. da Roma Devri’nde yapılan ve 6.yy.da Bizans Dönemi’nde daraltılan Kayseri Kalesi ve Surlar, Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında bugünkü şekliyle onarılmıştır. Karamanoğulları ve Osmanoğulları zamanında iki defa tamir görmüştür. Orta Anadolu’da ulaşım geçitleri üzerinde bulunan Kayseri şehir merkezini koruyan kale günümüze kadar gelen eski varlığı ve zaman içinde yapılan ekleriyle bir Orta Çağ kalesidir. Târihi Kayseri Kalesi düz bir alana kurulmuş olup Dış Kale ve İç Kale olarak iki kısımdan ibarettir. İç Kale, Dış Kale’ye göre daha yüksek yapılmış ve etrafına eklenmiş sur duvarları ile ayrı bir kale konumuna getirilmiştir. I. Alaaddin Keykubat tarafından yapılan Dış Kale’nin Ok Burcu ve Yoğun Burcu günümüze kadar gelebilmiştir. İç Kale, Türkler döneminde geniş değişikliklere uğramış; sur ve burçlar yükseltilerek kullanım şeklinde değişiklikler yapılmıştır.
Bu metinden,
I. Devrim arabalarını hangi mühendisler üretmiştir?
II. Devrim arabalarından biri neden durmuştur?
III. Kaç adet devrim arabası üretilmiştir?
IV. Arabalar neden 29 Ekim’de sergilenmiştir?
Birçoğumuzun çocukluk hayallerini süsleyen astronot olmak, birden çok aşamadan geçmeyi ve çok sıkı fiziksel eğitimler almayı gerektiriyor. NASA, 18 binden fazla başvuru aldığı astronot programına her sene sadece 12 kişi seçiyor. NASA’da astronot olmak istiyorsanız ABD vatandaşı veya çifte vatandaş olmak ilk gereklilik olarak karşınıza çıkıyor. Ayrıca NASA; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında akademik dereceye sahip olan adayların, bu alanlarda en az üç yıllık deneyime veya 1.000 saatlik pilot uçuş deneyimine sahip olmasını bekliyor. Bu aşamaların ardından seçtiği adayları uzun bir fiziksel antrenman programına dâhil eden NASA, adayların 20/20 görüş oranına sahip olmasını ve fiziksel antrenmanı kusursuz bir şekilde tamamlamasını bekliyor. NASA’nın astronot programına katılabilmek için 26-46 yaşları arasında ve İngilizce, Rusça gibi dilleri çok iyi bilmek gerekiyor.
Bir ikilidir ağlamak ve gülmek. Ağlamak, sanılanın aksine çaresizlik, zayıflık, güçsüzlük demek değildir bence. Gariptir belki. Diyelim ki ağlayan birini gördünüz, ne yapardınız? Bir göz ağlarken öbür göz gülmez, derler ama ben ne zaman ağlayan bir yakınımı görsem, içim gerçekten acısa dahi bir miktar da sevinirim. Çünkü üzülmeyi becerebilen bir kişi, sevmeyi de bir o kadar iyi becerebilir. Çünkü ağlayabilen bir insan, gülmenin o mükemmel kıymetini daha iyi bilir. Bilirim ki ağlayan bir kişinin kalbi henüz nasır tutmamıştır. Yüreği katılaşmamış, duyguları bitmemiştir. Sevindiğinizde, mutluluktan uçacak olduğunuzda kahkahalar atarsınız ya üzüldüğünüzde de dökülen gözyaşları bir o kadar değerlidir. Sakın sinirli ve kibirli olmayın bu hayatta. Size tavsiyem, intikam duygusuyla dolup kalbinizi nasırlaştıracağınıza, duygularınızı ağlayarak belli edin. Belki hakikati değiştirmez ama kalbinizin doğru ateşi bularak yumuşamasına vesile olur.